Anatolian folk songs accompanied by pianoPiyano Eşlikli TürkülerAnatolische Lieder mit Klavier
“Der Ort, an dem die Sonne aufgeht” ist die ursprüngliche Bedeutung des altgriechischen Namens Anatolien. Seit Tausenden von Jahren sind ihre Dichter die Stimme dieser Region. Ihre Wurzeln liegen im alten Schamanentum, dessen Erbe die Troubardoure bis heute pflegen.
Die Dichter sind Zeugen der Musik und der Geschichte des Anatoliens. Sie können Gefühle und Gedanken, Freude und Leid des Volkes von Geburt bis zum Tod in allen sozialen und wirtschaftlichen Ereignissen mit Melodien erzählen.
Durch ihre Lieder beschreiben die Dichter als Vertreter des Volkes Veränderungen in sozialer und gesellschaftlicher Hinsicht.
Die Lieder beschreiben Anatolien. Sie sind die Sprache der Liebe und Leiden dieser Region. Außerdem erzählen sie die Geschichte von Kerem und Aslı, Mecnun und Leylâ, Ferhat und Şirin, Tahir und Zühre …
Die Gedichte von Âşık Garip, Krem, Köroğlu, Karacaoğlan, Gevherî, Dadaloğlu, Dertli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Ruhsatî ve Emrah und vielen anderen haben sich mittlerweile als Volkslieder etabliert. Aşık Veysel, Aşık Mahsuni, Aşık Murat Çobanoğlu, Sümmani, Aşık Daimi, Aşık Reyhani und Aşık Şeref Taşlıova gehören zu den bedeutendsten Lyrikern, die in Anatolien das Licht der Welt erblickt haben. Einige der in der anatolischen Volksmusik verwendeten Tonleitern (ayak „Fuß, Stufe, Gangart“) werden mit Namen wie Kerem, Kesik Kerem und Garip verbunden.
Geschichte, kulturelles Erbe, Geographie und die Rolle des sozialen Umfeldes in Anatolien sind die wesentlichen Themen der anatolischen Volksmusik.
Prägend für die Entwicklung der anatolischen Volksmusik war die Zuwanderung der Turkvölker aus Zentralasien. Die Synthese der von den Migranten mitgebrachten Kultur und Religion mit der neuen Heimat spielte eine wichtige Rolle.
Mit einer professionellen Präsentation möchten wir unser Land und unsere Musik der globalisierten Welt vorstellen. Genau wie andere regionale Liedarten (beispielsweise neapolitanische Volkslieder, portugiesischer Fado oder französische Chansons) könnte die türkische Volksmusik weltweit Freunde finden.
WDR Konzert Video ansehen:
“The place where the sun rises” is the original meaning of the old Greek name Anatolia. For thousands of years poets are the voice behind this region. The roots lie in the old shaman civilization which is still maintained in part by the Troubadour today.
The poets are witnesses of the Anatolian music and stories. These poets are able to tell about the feelings, thoughts, joy and songs of the people from birth till death, from all layers of society with their melodies.
With these folk songs, poets are able to inform and tell one another about social and economic changes.
These folk songs describe Anatolia. They are this regions voice of love and sorrow, and tell the stories of Kerem and Aslı, Mecnun and Leylâ, Ferhat and Şirin, Tahir and Zühre …
The poems and stories by Âşık Garip, Köroğlu, Karacaoğlan, Gevherî, Dadaloğlu, Dertli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Ruhsatî ve Emrah and many others have established themselves as folk songs. Aşık Veysel, Aşık Mahsuni, Aşık Murat Çobanoğlu, Sümmani, Aşık Daimi, Aşık Reyhani and Aşık Şeref Taşlıova belong to the most important Anatolian lyrics of all times. Some of the gamut used in the Anatolian folk songs fall back on these lyrics in that their names are used in describing the gamut’s.
History, cultural assets, geography and the social role are all themes used in the Anatolian folk music.
The Turk civilization from Central Asia migrated into this area and embossed itself on the development of the Anatolian folk music. The composition of this new culture and the existing culture of the region played a major role in the development of this new style.
With an amazing performance we would like to present our country and music to the world. Just like other regional music styles (example: Napoleonic Folk Songs, the Fado from Portugal and the French Chanson) we are sure the Turkish Folk songs are able to find friends around the entire world as well.
ANADOLU MÜZİĞİ ÜZERİNE…
“Anadolu yunanca “güneşin doğduğu yer” anlamına gelir. Bin yıldır “güneşin doğduğu yerin sesleri” ozanlardır. Ozanların kökleri Şamanlara kadar uzanır. Fakat Şamanlardan günümüze sadece halk ozanları kalmıştır.
Ozanlar, herhangi bir sanat endişesi olmadan, halkın duygu ve düşüncelerini, sevinç ve acılarını, doğumdan ölüme kadar yaşadığı tüm sosyal ve ekonomik olayları ezgilerle anlatabilen kişilerdir.
Ozanlar, Anadolu’nun müzikli tarihinin sesli tanıklarıdır. Bu sesleri günümüze kadar eksile, çoğala ozanlar taşımıştır. Ozanlar, ülkelerinin insanlarının duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumun kültürünü aktaran insanlardır.
Ozanlar, âşık müziğinin temsilcisi olarak Halk Ozanı diye de adlandırılır. Sosyal ve toplumsal değişimlerden de etkilenen halk ozanları geleneksel Âşık müziği ile sorunları, dillendirip, türkü yakarak anlatırlar.
Güneşin doğduğu yerin seslerini türkü yakarak dillendiren ozanlardır. Âşık Türküleri Anadolu demektir. Bu coğrafyada yaşanan acıların, aşkların dilidir türküler. Kerem ile Aslının, Mecnun ile Leylâ’nın, Ferhat ile Şirin’in, Tahir ile Zühre’nin hikâyeleridir türküler.
Âşık Garip, Kerem, Köroğlu, Karacaoğlan, Gevherî, Dadaloğlu, Dertli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Ruhsatî ve Emrah’a ait pek çok şiir halkımızın dimağında türkü olarak yaşamaktadır. Aşık Veysel, Aşık Mahsuni, Aşık Murat Çobanoğlu, Sümmani, Aşık Daimi, Aşık Reyhani, Aşık Şeref Taşlıova, vb. birçok isim Güneşin doğduğu yerin sesleridirler. Bu isimlerin bir kısmı halk müziğimizin makamlarına adlarını vermişlerdir. Kerem, Kesik Kerem, Garip ayakları gibi…
Âşık tarzı şiir, halk arasında mayalanmış, halkın kültür yapısını belirleyen yaşadığı toplumun dokusudur. Âşık tarzı şiir geleneğinde Anadolu coğrafyasının önemli bir rolü vardır. Anadolu’da ova dağ, yayla ve deniz kültürü iç içedir. Gelenekler, içinde bulundukları çevrenin sosyal-kültürel durumuna göre davranış kalıbı geliştirirler.
Anadolu’da oluşan âşıklık geleneğinin şekillenip günümüzdeki biçimini almasında tarihin, kültürel mirasın, sosyal çevrenin rolü önemlidir. Kültür kaynaklarını Orta Asya’dan Anadolu’ya çağlar boyu süren bir zaman sürecinde âşıklık geleneğini şekillendirici bir etkisi vardır. Orta Asya Türk kültürü, İslami kültür, yeni yurt ve Anadolu’da kültür sentezi. Batı kültürü ve Cumhuriyet sonrası yeniden yapılanma âşıklık geleneğinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.
Herbert Jansky, türküyü şu şekilde tanımlamaktadır: “Büyük tarihi hadiseler karşısında halk kitlesinin sevinçlerini veya ümitsizliklerini; büyük şahsiyetler hakkındaki saygılarını veya nefretlerini; gençler arasında geçen hazin aşk hikâyelerini, millî hece veznini ölçü alan ve kalpleri fetheden mısralarla, derin bir muhteva içinde dile getiren edebî, aynı zamanda mûsiki bakımından ehemmiyete hâiz olan bu kendine öz bestelerle söyleyen; dar manâsıyla ise tarihi bir vesika mahiyeti gösteren Türk halk şiirinin en eski türlerinden biri”…
Türküler, toplumsal, sosyal ve tarihsel belleğimizdir.
Türküler, toplumsal, sosyal ve tarihsel birikimimizdir.
Türküler, toplumsal, sosyal ve tarihsel kimliğimizdir.
Piyano Eşlikli Türküler, Anadolu yani güneşin doğduğu yerin türkülerinin, dünyada tanınmasına önemli bir katkı sunacaktır…
Dünyada marka olan ve bir halk müziği türü Flâmenko, İspanya’nın belleği, birikimi, kimliğidir.
Dünyada marka olan ve bir halk müziği türü Tango, Arjantin’in belleği, birikimi, kimliğidir.
Dünyada marka olan ve bir halk müziği türü Napoliten, İtalya’nın belleği, birikimi, kimliğidir.
Dünyada marka olan ve bir halk müziği türü olan Fado, Portekiz’in belleği, birikimi, kimliğidir.
Dünyada marka olan ve bir halk müziği türü olan Şanson, Fransa’nın belleği, birikimi, kimliğidir.
Dünyada marka olan ve bir halk müziği türü olan Kelt Müziği, İrlanda’nın belleği, birikimi, kimliğidir.
İyi bir sunumla, küresel dünyada ülkemizi ve müziğimizi tanıtabiliriz. Yukarda saydığım ülke müzikleri gibi Dünyada bir marka olabiliriz… Türkiye de baskın olarak yaşanan Avrupa ve Amerikan kültürü etkisini, ancak müzik yaşamına alternatif olarak hazırlanan programlar ile karşı koyabiliriz. Toplumsal bilinçaltımızı yok etmeyelim… Hasan Yükselir